2 Ekim 2017 Pazartesi

KENDİME NOT

~
Fazlasıyla uzun bir aradan sonra yine buradayım. Yine onlarca şey yazmak isteyip de yazamadığım zamanlardan birindeyim. Son paylaştığım yazımdan bu yana içimde yaşadığım fırtınalardan, boğuştuğum dalgalardan neyseki sağsalim çıkabildim.. 
~
Evet, insan hayatında sular durulmuyor.. Bir umut attığın adımlarda bazen sendeleyebiliyorsun. Ama yine de bir şekilde çabalamaya devam ediyorsun. Çünkü devam etmek zorundasın.  En zoru da bu ya. Ayakta kalabilmek. Seni güçsüz kılan her ne ise yine de güçlü olmak zorundasın. Ailen, işin ya da aşkın sebebin her ne ise.. Karşına çıkan sorunların üstesinden gelebilmek için hiçbir sığınak bulamadığında yine sen sana kalıyorsun. Bazen  annen, baban, kardeşin ya da en sevdiklerin bile seni anlayamazken sen yine kendinle kalıp tek başına ayağa kalkmaya çabalıyorsun.
~
Ben işin içinden çıkamadığım zaman, kendimi en güçsüz hissettiğim anda beni toparlayan sebebin, bir şeylere olan inancım olduğunu düşünüyorum. Bazen içimde hissettiğim aşka, sevgiye, arkadaşlığa ya da dostluğa bazen de iyiliğini ve masumiyetini görebildiğim bir kalbe olan inancım benim elimden tutabiliyor ve toparlanıyorum. Belki de neye inanmak istiyorsam ona inanıyorum işte.. Bu böyle giderken bir zaman sonra kendimi, oynamayı sevdiğim en güzel oyunumun içinde buluyorum; Polyannacılık. Bu tam da doğrusunu bildiğin yalanları kendine söylemek gibi. Olumsuz her şeyin arasında mutlu olabileceğin tek bir şey bulup onunla nefes alabilmek, bazen boğazına düğümlenen sıkıntıyı ölümüne hissederken 'olsun be değer' diyebilmek ve seni mutlu edebilen en ufak kırıntı ile doyabilmek. Ahh aahh.. Tüm bunların arasında bir yanın bütün gerçeklerle boğuşurken bir yanın da o gerçeklere inanmamayı seçer. Kendine söylediğin yalana inanıp, onunla mutlu olmaya devam edersin. Olsun..
~
Bunu yapmak sana  iyi mi geliyor? Yap. Sonunda üzülmek mi var? Üzülecek olsan da yap. Sonunu düşünen kahraman olamazmış derler, sonunu düşünme. Bu hayatta ya batarsın ya da çıkarsın ama yine de kendi kahramanın yine sen olursun. Çaban boşa gidecek diye mi korkuyorsun? Çabala, ne olursa olsun çabala. Tamam bırak elinden tutsunlar ya da tutmasınlar.  İşinde, aşkında her ne için olursa işte. Sen yine de kendi bildiğinden şaşma. İşin içinden çıkamadığın zaman bile kendi doğrundan asla vazgeçme. İnan. Ama unutma ne yaparsan yap yalansız, dolansız, hesapsız olsun.. Çünkü hayat küçük hesaplar yapmak için çok kısa, mutlu olabilmek içinde.. Bence.
~

4 Ağustos 2017 Cuma

ROACCUTANE TEDAVİSİ

Birçoğumuzun adını duyduğu, kullanmak isteyip de cesaret edemediği, birçoğumuzun da gemileri yakıp kullandığı o ilaç ROACCUTANE! 😀 Bu ilacı kullandığınız süreç tam bir serüven diyebilirim. Öncelikle şunu söylemeliyim ki en gözde yan etkiler dışında herkeste farklı etkileri var. Bizzat yaşadım ve yaşıyorum hala.

Bu ilaca başlamadan önce milyon kez araştırdım. Çevremde bu ilacı kullanmış olan insanlara sormakla kalmadım internette bu konuyla alakalı blog yazmış, deneyimlerini paylaşmış insanları da araştırdım. Sadece diyeceğim şu ki KORKMAYIN. Biliyorum aranızda bu ilacı kullanmak isteyen ama çekimser kalanlar var. Malesef bu sivilce olayı yaşın kemale ermesini falan dinlemiyo çıkıyo arkadaşım. Yani utanılacak bişey mi sanki bu. Utanma Allah başka dert vermesin de😀 Tabi bunu demekle olmuyo. Siyah nokta ve sivilce insanı psikolojik olarak inanılmaz olumsuz etkiliyo.. Roaccutane tam bir SABIR SINAVI. Ben Roaccutane tedavisine ilk olarak üniversite 1. sınıfta başlamıştım. Hayatında kan aldırmaktan korkan biri olarak bu ilaca o zaman nasıl başladım bilemiyorum.Çünkü her ay ya da 2 ayda bir kan aldırmanız gerekiyor. Açıkcası çokta sürmedi Roaccutane 3.ay da bıraktım😆  Arkadaşım dayanamadım ya dudakların kurur, burnun kanar. Bu ne yaa!! dedim ve bıraktım. Ama siz demeyin! Neden mi? Mesela tedavi 6 aylık bir süreçse ve sen, doktor ilacı kullanmayı bitiriyoruz demeden bırakıyorsan Roaccutane etkisi orda bitiyo ve eski haline geri dönüyosun NET! Tecrübeyle sabit ya inanın. Bakınız örnek olarak ben, yıllar geçti üniversite bitti ilaca tekrar başladım😀  Öncelikle bu ilaca kafanıza göre başlayamadığınızı belirteyim. Hayatınızın kararını veriyomuş gibi hissetmeyin. İlaca başlamadan önce imza atmanız gerekiyor reçeteye. Ama herşeyden önce kan değerlerinize bakılıyor ve değerleriniz bu ilacı kullanabileceğinizi gösteriyorsa başlayabiliyorsunuz. Lafı fazla uzatmadan Roaccutane etkilerine geleyim. Şimdi yazacaklarım kendi yaşadıklarım fakat muhtemelen çoğu kişide aynı etkiler görülecek. (Genelde sorduğum kişilerde de aynı şeyleri yaşamış) Şunu da belirtmeden geçemicem, yok kısır yapıyo yok psikoloji bozuyo intihara sürüklüyo gibi safsatalara gelmeyin. Aklı başında sabretmesini bilen insanı bu ilaç yıldırmaz. Daha ne deyim. Eminim sizinde çevrenizde vardır Roaccutane kullanıp 2 3 tane çocuğu olmuş kişiler😀 Dert etmeyin o yüzden.

  • İlaca ilk başladığım gün sanki sihirli iksir içiyormuşum ve bir mucize ile karşılaşacakmışım gibi hissetmiştim 😀 Tabiki de öyle değil. Doktorum bana, tedavinin en az 6 en fazla 9 aylık bir süreçte tamamlanacağını söylemişti. Ben şuan Roaccutane 6.aya yeni girdim.
  • Roaccutane en güzel yanı; siyah noktalardan eser kalmaması, cildi ve saç derisi yağlı insanların tenini tamamen kurutması. Heleki saçların kupkuru olması inanılmaz güzel bir hismiş😀 Tabi siz mutkala cildinizi ve saç derinizi nemlendirmelisiniz. 
  • Teninizin kuruması güzel. Tamam ama bacaklarım o kadar kurudu ki siyah pantalonda un gibi beyazlıkları görmek sinirimi bozmuyo değil. Sonu güzel olsun sabır😒 
  • Dudaklarda aşırı kuruyo malesef. En yağlısından bir krem kullanın. Ben 💜Hametan ve Blistex Medplus💜  kullanıyorum. Yanınızdan ayırmayın. Kendinizi unutun bunları unutmayın😆
  • Gözler de kuruyo tabi. Yani bunun için önerebileceğim şey suni gözyaşı damlası. Kızlar makyaj çantanızdan eksik olmasın. Roaccutane kullanan erkeklerde cebinde falan taşısın napalım artık😆
  • Roaccutane etkilerinden en önemlisi : Kızlar epilasyon olayı biraz sıkıntılı. Kolunuza, bacağınıza, yüzünüze ASLA sir ya da normal ağda uygulamayın! Çünkü Roaccutane kullandığınız süreçte teniniz o kadar hassaslaşıyo ki! Tabiki kişisel bakımınızı ihmal etmiyorsunuz epilasyon makinaları sağolsun. Sadece daha nazik ve dikkatli olun.
  • Diğer bir olumsuz etkisi eklem ağrıları😞 yani kuyruk sokumuna giren ani ağrıları hiç söylemeyim en iyisi.
  • BOL SU İÇİN. "Ciğerleriniz su diye ağlıyo" 😀 Onu susuz bırakmayın. Yani ne kadar su içerseniz için hiç su içmemiş hissi oluyo malesef. 
  •  Mutlaka güneş kremi kullanın. Yaz kış farketmez.Yalnız size bir tavsiye bence ilaca sonbaharda falan başlayın. Sıcaklarda zor😞
  • Sanırım derim ince ve ilaç daha da inceltti. Roaccutane'da en şikayet ettiğim bir diğer yan etkisi de yüzümün kızarması galiba.Ama yapacak birşey yok. Aşırı makyaj yapan biri değilim ama arada bi fodöten sürüyorum mecbur😊
UYARI: Yazdıklarım Roaccutane'ın bende görülen etkileridir. Kullanmak isteyenler bence geç kalmadan harekete geçin ve kurtulun🙋

Bir Önceki Yazım: https://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/07/murphy-kanunlari.html 

17 Temmuz 2017 Pazartesi

MURPHY KANUNLARI

Uzun bi aradan sonra ben, merhaba🙋💕

Asla değişmeyen ve değişmeyecek olan şeyler. Bir şeyi ne kadar çok isterseniz bi o kadar olmaz ama bir şeyden ne kadar kaçarsanız dünyanın öbür ucuna da gitseniz gelir yine sizi bulur. "Murphy kanunları" kesinlikle hayatın özeti 😃

Yetişmen gereken yere gitmek için beklerken gelmeyen dolmuş gibi mesela😃 2 dakikada bi geçen dolmuş senin işin olsun 2 saat sonra gelir arkadaş. Trafikte akan şeride geçersin kitlenir kalır. Ne zaman radyoyu açsan sevdiğin şarkının sonunu yakalarsın.. Bi işi halletmene engel olan şeyi düzeltmek için tam 35264 kez uğraşırsın ve bunu birine kanıtlamaya kalkıştığında anında çalışır. Olumsuzluklar silsilesi resmen. Sadece benim hayatımın bi parçası değildir umarım😝 Olumsuz düşünürsen olumsuz olur ama olumlu düşünürsen yine olumsuz olur. Başkasına Polyannasındır ama kendine..😀 Akışına bırakamama sorunsalı da bence Murphy Kanunlarına dahil. “Eğer bir işi halletmek için birden fazla olasılık varsa ve bu olasılıklardan biri istenmeyen sonuçlar veya felaketler doğuracaksa, kesinlikle bu olasılık gerçekleşecektir.” Bütün aksilikler işte bu yüzden bizim bi suçumuz yok aslında😃 ‘Bir şeyi 40 kere söylersen olur’lar ya da ‘Olumlu düşün olumlu olsun’lar Murphy Kanunlarını yolundan caydıramaz o herhalükarda bildiğini okur.
Son zamanlarda yaşadığım ve gülüp geçtiğim durumlara ithafen yazdım bu yazıyı😃 Çünkü Murphy Kanunları fazlaca önüme çıkar oldu. Yazının başında da söylemiştim ya hayatın özeti sanki bu.. Bi şarkı armağan ederek yazıma son veriyorum.  Cümlemizin hislerine tercüman olması dileğiyle. Sevgili Sezen Aksu ve Ceza’dan 'Gelsin, hayat bildiği gibi gelsin’ 😀 Bi sonraki yazıya kadar sağlıcakla kalın😍😚 


Bir Önceki Yazım 💁 https://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/07/gercegin-farkinda-miyiz.html

6 Temmuz 2017 Perşembe

GERÇEĞİN FARKINDA MIYIZ?

~
Hayat telaşesi sarmış dört bi yanımızı. Görmüyo musunuz hepimizi esir almış her şeyi ile.. Umursamıyoruz hiçbir şeyi.

Biz varız çünkü bizim hayatımız! Sadece biz, sadece siz, sadece ben! Ben ben ben! Hiç kendinizden başka birini düşündünüz mü gerçekten? Kendinizi onun yerine koydunuz mu? Onunla mutlu olup onunla üzüldünüz mü? Birine yardım ettiniz mi hiç gönülden? Ya da her neyse işte. Belki evet belki hayır.. Belki de kendinizi kusursuz sandınız. Bazen de yaktınız, yıktınız. Çünkü her zaman en değerli sizdiniz. Neden sadece siz? 

Dünya üzerinde aynı salise, aynı saniyede, aynı dakika, aynı saatte nice insan gülerken niceleri ağlıyo. Birileri doğarken birileri gözünü yumuyo bu hayata. Düzen bu şekilde ilerlerken her yeni gün bir gün daha eksiliyor ömrümüzden.. Gerçeğin farkında mıyız? Dünya üzerinde birçok olay meydana gelirken, hergün yaşamımızı sürdürebilmek için mücadele verirken  unuttuğumuz şeyler var. Mesela ölüm gibi.. Nefes aldığımız sürece bir şeyleri değiştirme şansımız var evet. Boşveriyoruz. Sonsuzmuş gibi yaşadığımız hayatımızda ya bu şansımız elimizden alınırsa ?
...

Her veda erkendir aslında. Konduramaz insan, kabullenemez. Hiç bir cümle teselli etmeye yetmez.. Başınızı yasladığınız omuzlar çare olmaz derdinize. O acının tarifi olmaz ki.. Her iki kişi hayattayken yaşanan ayrılığın, en koyusu bile denk değildir ölüme.. Çünkü artık giden geri gelmeyecektir. Gerçeğin farkında mıyız? Kime bu öfke, kime bu inat, bu kapris? Böyle sıralanıp gider daha.. Düşünmeden yaşıyoruz. Hepimiz biraz hissiziz aslında. Birini kaybedince mi değerini anlarız? Sonra koskoca bir keşke kaplar hepimizin hayatını. Keşke şimdi burda olsaydı...

Ama hayat bu ya, yarın yine bir şey olmamış gibi yaşamaya devam eder insan.
Çünkü tek bir cümle çaresizliğimizi yüzümüze vurmaya yeter; "Hayat devam ediyo.."

30 Haziran 2017 Cuma

GÜNÜN BİRİNDE

Küçük bir kasabada adı Doğrucu Davut olan biri yaşarmış. Sözü geçen biriymiş. Aslında o bunun böyle olduğuna inanmak istermiş. Böbürlenirmiş birde. Doğru bildiği yanlışlara inanmayı çok severmiş. Kimseyi dinlemez, kimseye inanmazmış. Bizim Doğrucu Davut biraz önyargılıymış anlayacağınız.. O ne biliyosa çevresindekilerinde ona inanmasını istermiş. Ona inanmayan olursa ya da dediği yapılmazsa mızıkçılık edermiş.

Kasabada olup bitene müdahale etmek istermiş. Biri bi olay anlatsa onun aksini iddia edermiş. Olay karşısında olanı biteni olduğu gibi anlatanlara inanmazmış, kendini ifade etmek isteyenler olurmuş ama nafile.. O kişinin dilinde tüy de bitse değişen bişey olmazmış Doğrucu Davut için. Bu duruma kimse anlam veremiyormuş. Bizim Doğrucu neden böyle, niye böyle demekten kendilerini alamıyormuş kasaba halkı. Ama yinede onu sevdikleri için görmezden geliyorlarmış.

Günün birinde Doğrucu Davut artık eskisi gibi davranmamaya başlamış. Kasaba halkı şaşkın. Bizim Doğrucu Davut öyle anlayışlı bir insana dönüşmüş ki. Kibirinden eser kalmamış. Hayata daha ılımlı daha güzel bakar olmuş. Sebebi sonradan anlaşılmış tabi. Kimseyi dinlemeyen, kendi bildiğinden şaşmayan o insan sevgiyle tanışmış. Uzun bir süre kendini bir rüyada sanmış. Sevdiğini de o rüyaya inandırmış..

Doğrucu Davut'ta bazen şaşırıyormuş kendi haline. Kimseye kolay kolay inanmamışken, kendi bildiğinden şaşmamışken, herşeyiyle başka birine nasıl inanıp güvenebilmişti? Kendine olan hayreti uzun sürmemişti..

Bir gün yaşamak istemediği bir durumla karşı karşıya gelmişti sevdiği insanla. Sakin düşünememişti. Karşısındakini dinlememiş, kalp kırmıştı. Tıpkı eskiden nasıl davranıyorsa yine öyle davranmaya başlamıştı. O sevgi dolu halinden eser kalmamıştı. Esip gürlemişti. Karşısındakini ise, bu benim sevdiğim Doğrucu Davut mu diye düşündürmüştü. Aslında kendini nasıl tanıtmak istediyse öyle tanıtan Doğrucuyu sevmişti.. Görememişti ya da görmezden gelmişti gerçeği. Doğrucu hiç değişmemişti. Hiçte değişmeyecekti. Herşeyin büyüsünü kaçırıp yine eski haline dönmüştü.
...
İşte o gün gördükleri rüyadan uyandıkları, toz pembe bulutların dağıldığı gündü; sonsuza kadar..

Bir önceki yazım; http://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/06/1-yeni-mesajiniz-var.html?m=1 😇

28 Haziran 2017 Çarşamba

1 YENİ MESAJINIZ VAR

Eskiden öyle mesajlaşma mı vardı. Sevgimizi, öfkemizi, özlemimizi, bütün duygularımızı kaleme dökerdik😊 Birbirimize mektup yazardık. Kızların en güzel olayı ya. Derste yanyanayken bile hoca konuştuğumuz için kızmasın diye birbirimize diyeceklerimizi küçük kağıtlara yazar öyle iletişim kurardık😊 Şimdi okurken erkeklere saçmasapan gelebilir ama bizim gülümseyerek hatırladığımız güzel anılarımızdan..

En yakın kız arkadaşına, kardeşine belki ilk aşkına. Belki de salakça ama güzel işte😊
Mesela en yakın kız arkadaşınla birbirinize yazdığınız mektuplar ya komiktir ya da aşırı sitem içerir😄 Hatta bazı mektuplar aşk mektubunu aratmaz😂 Bide kod adın vardır mektubun bi köşesinde o yazar😄 Benim ilkokul yıllarında mektuplaştığım iki yakın arkadaşım vardı. Hemde sınıf arkadaşıydık😄😍 Okuldan sonra da birlikte olurduk ama yinede mektuplaşırdık😄  Hala hayatımdalar. Biriyle hiç kopmadık, tartışmadık bile diğeriyle aramızda yeri gelir fırtınalar eserdi.. O yaşlarda bile dostluğu deli dolu yaşardık diyebilirim.
Şimdi o günlerden bize kalan fotoğraflar bide mektuplar işte ❤

Bütün anılarımız o mektuplarda. Okuyunca kısa süreliğine geçmişe gidiyosun. Yüzünde şebek gibi bi gülümseme oluşuyo 😊
Yazmak güzel şey. O zaman da güzeldi, şimdide. Hayır  küçükmüşüz ama kalbimiz büyükmüş😀 Şimdi bir mesaj bunların yerini tutabilir mi? İyi ki her sitemimizi, derdimizi, sevincimizi paylaşmışız mektuplarımızda. Hepsi çok kıymetli


mektuplaşma


23 Haziran 2017 Cuma

ŞAŞKIN BALIK

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken kendi ütopyasında yaşayan bi şaşkın balık varmış😳
Ah bu benim halim ne olcak bilmem.. Geçenlerde yine bu şaşkınlıkla alakalı bi muhabbet geçti dedim ki: “Bu yaşıma kadar iyi gelmişim bölüm atlayarak”😀 Gerçekten de öyle yahu. Kimine göre salaklık olan şaşkınlıklarım var. Yeni öğrendiğim bi şeye aşırı tepki verişlerim mesela. Hangi birinden bahsedeyim ki şimdi.

Duygularımı en yoğun şekilde yaşarım. Bazen deli gibi üzülüp bazen de saçmalayıp eğlenebilirim😊 Yakın arkadaşlarım bu konuda kahrımı çok çekmişlerdir. Burdan hepsine selam🙋💜 Barış Manço’nun da şarkısında söylediği gibi “Bir ben var ki benim içimde, benden öte benden ziyade” ayrı  bi dünyayım sanki, sakin zamanlarımda düşünüyorum da bende anlam veremiyorum bu ruh haline😝

Burçlardan falan anlamam ama balık burcu olduğum için bi tek onu iyi bilirim işte. Özelliklerini de ordan burdan okumadım ha bizzat yaşayarak öğrendim😃 Olmaz olsun bütün gözyaşlarını mı bana sakladın be. Hayır öyle sadece üzülünce falan değil sevinince de ağlayanından.

Bayadır gündemde olan bi konudan bahsetmek istiyorum aslında. Şu balık hafıza olma durumu. Tamam unutkanım kabul ama bazen bazı şeyleri unutmak istesem de unutamam, öyle de bi şey var. Peki size bi soru? Unutmak istediğiniz şeyleri unutabildiğiniz bi yönteminiz var mı? Yani unutmak insanın elinde mi? Yaşadığınız iyi ya da kötü ama hafızanıza kazınan bir olayı, duyduğunuz bi sözü ya da bir insanı her neyse işte..  Unutabilmek için şaşkın balık olmak yetmiyor da. Eğer varsa ebediyen etkili olacak bi şey olsun mümkünse cidden çok makbule geçer. Çünkü biçoğumuzun buna ihtiyacı var bence..

21 Haziran 2017 Çarşamba

BURALAR AŞK KOKUYO ❣

Hayatınızda deliler gibi aşık olduğunuz oldu mu hiç? Ve kokusunu asla unutamadığınız biri oldu mu daha önce? O yanınızda değilken bile, özlediğinizde, hatta belki yıllar geçmiş olmasına rağmen, kokusu burnunuza geldi mi bigün? Muhtemelen olmuştur.. 
Ama olmadıysa bu olmayacağı anlamına gelmez. Çünkü aşk geliyorum demeeeeez😍
Hayatın kimi ne zaman karşınıza çıkaracağını bilemezsiniz. Güzel bir kızdan etkilendiniz beyler ya da siz kızlar çok yakışıklı bi çocuktan etkilendiniz. Karşınızdaki insan sizin dikkatinizi çekmiş olabilir. Tamam ama siz karşı tarafın dikkatini çekebilecek misiniz?  Fiziksel görünümünüz oldukça iyi olabilir, giyim tarzınız herkesin hoşuna gidebilir. Bunlar son derece önemli unsurlardır. Peki ya kokunuz? Çünkü herkes iyi giyinebilir, iyi konuşabilir ve karşısındakini etkileyebilir. Ama koku başkadır. 
Belki de karşınızdaki insanın sizden etkilenmemesi için hiçbir neden yoktur ne dersiniz? Şimdi açıklıyorum hazır mısınız😄 Lavina Aşk Parfümü. Benzersiz kokusuyla karşınızdaki insanın etkilenmesi bu kadar basit işte. Keşke daha önceden söyleseydin dediğinizi duyar gibiyim😄 Hiçbişey için geç değil. Lavina Aşk Parfümü kendinize olan özgüveninizi de arttırıyo. Erkekler ve kadınlar için özel olarak üretilmiş iki parfüm çeşiti vardır.  Deneyenler inanılmaz etkisinden bahsediyo. Teninizde günlerce kalıcı kokusu ile ortama girdiğinizde fark edilmenizini kolaylaştıracak.. 
Slogan belli 'Aşkı yeniden keşfetmek için 'Lavina parfüm' 😍  Sonra vay efendim sevdiğim kız bana bakmadı, sevdiğim çocuk beni görmezden geldi demeyin şimdiden söylüyorum😄 Kokunuzun hafızalara kazınması dileğiyle💜 🙋

17 Haziran 2017 Cumartesi

AŞIKLAR TEPESİ

Bundan yaklaşık 3 ay önce falan Nevşehir gezisine gitmiştik canım Seda Bal'la😊 Gitmeden önce de konuşuyoruz hangi otelde kalıcaz acaba falan diye. 5 yıldızlı bi otelde kalıcaz biliyoruz ama isim olarak bilmiyoruz. (Geziyi yengemin memur arkadaşları ayarladığı için biz detaya inmemiştik.) İlk defa Nevşehir'e gidicez nasıl hevesliyiz😄 Gerçi bizim için gittiğimiz yer değil de orada ne kadar eğlendiğimiz önemli her zaman, ki bir araya gelip eğlenmediğimizi hatırlamıyorum bile😄

Neyse gün geldi çattı sabahın erken saatinde gezi otobüsünün kalkış noktasında buluştuk. Yine Seda'yla birbirimizi görünce delicesine ve sebepsizce gülmeye başladık.1 saat sonra falan otobüs hareket etti, yola koyulduk. Kendi aramızda da konuşuyoruz hala otel muhabbetindeyiz nerde nasıl falan.. Yol bilmeyiz iz bilmeyiz, otobüsün içinden etrafa aval aval baka baka otele geldik nihayet. Evet açıklıyorum otel 'Resort Termal Otel'di artık sonsuza dek romatizma derdimizden kurtulacaktık 😂 Hayatımda ilk defa kaplıcaya girecek olmanın verdiği sevinç dört bi yanı sarmıştı o anda😂 Hayır her şeyi geçtim termal olabilme ihtimalini hiç düşünmemiştik. Neyse termaldi bi kere napalım😂 5 yıldız olayına gelince yıldızlardan bazıları kaymış olabilir😂 Odamıza çıktık eşyalarımızı falan yerleştirdik. Çok zaman geçmeden bornozları çektik üstümüze doğru kaplıcaya. Ee fazla vakit kaybedemezdik 😄 Birkaç saati böyle geçirdikten sonra akşam canlı müzik var dediler yine biz bi sevindik ama durun, yine hayaller hayatlar oldu. Halaylar, mezdekeler derken Ankara'nın bağlarından sonrasını hatırlamıyorum nasıl eğlendiysek artık siz düşünün, istemem yan cebime koy hesabı 😂


İkinci gün kahvaltıdan sonra hazırlandık Avanos'a gittik. Çanak çömlek yapımı, fotoğraf çekinme faslı falan.. Orda meşhur bi köprü varmış ona çıktık. Köprüde kısa süreli adrenalin yaşıyosunuz sallandığı için 😄 Kendi kendime de düşünüyorum bu kadar insanla aynı anda neden bu eski köprünün üstünde yürüyoruz ahaha meğer köprünün olayı 'sallanan köprü' olmasıymış. Tamam da kimse bana köprünün özelliği sallanıyo olması dememişti ki 😄 Avanos'tan sonra Paşabağları ve Ürgüp'e gittik. Bi ara Seda'yla gruptan ayrılıp kendimiz dolaşmaya başladık ve Ürgüp'ün ara sokaklarında kaybolmayı başardık. Tepede Türk bayrağının göründüğü yere çıkmak istemiştik sadece😄 Uzun uğraşlar sonunda çıkmayı başardık. Aşıklar Tepesi.. Bi banka oturduk, çayımızı aldık sohbet muhabbet. Hafif hafif rüzgar esiyo, sessiz sakin. Ne güzel bi yer ya saatlerce orda kalabilirdim. O günün sonunda yaşanan olay efsane ama sanırım buraya yazılacak gibi değil 😆 Şimdilik bu kadar.


Bir sonraki yazıda görüşmek üzere 🙋



Nevşehir tepe








14 Haziran 2017 Çarşamba

NEDEN KIRMIZI BAŞLIKSIZ KIZ ?

 Yeniden ben :)
Kendi halimde bir şeyler yazmak için açtığım bloguma göstermiş olduğunuz yoğun ilgiden dolayı hepinize teşekkür ederim bu kadarını beklemiyodum bile 👯 ne saçmalıyor gibi düşünenler de mutlaka olmuştur. Ama üzgünüm ben mutlu oluyorum😍

Söylemek gerekirse, 'yazmak eğlenceli ama konu olayı sıkıntılı' diye düşünürken konu kendiliğinden gelişiyomuş aslında. Bu arada yazıyı yazarken bi yandan da Beethoven dinliyoruz ofiste, olay tamamen kontrolümüz dışında gelişti anlamsız bi şekilde 😄 Neyse fazla laf kalabalığı yapmadan konuma dönüyorum..

Çok sevgili Gamze Arıkan ' ve iş arkadaşlarımın katkılarıyla açmış olduğum blogumun başlığı neden  Kırmızı Başlıksız Kız ? isim bulamadım gayet normal değil mi😄 O değil de cidden isim bulamadım. Sonra dedim ki eyvah 'başlıksız' kaldım. Kısa süreli denemeler sonucu başlığımızın 'Kırmızı Başlıksız Kız' olmasına karar verdik 😄 Yani herşey anlık gelişti. İsterdim ki fiyakalı bir isim olsun 😄 Okuyanlara anlamsız gelmiş olma ihtimalini düşünmüyo değilim. Ama benim düşüncem şöyle ki; zaten hepimiz birer kırmızı başlıklı kız rolünde değil miyiz şu hayatta. Nankör kurtla savaşıp sonunda galip gelen😄 etrafta çok yok mu böyle farklı maskeler takınmış insanlar..

Şimdi yanlış anlaşılması %100 olduğu için altını çizerek söylüyorum, okuduklarınız 'sadece kişisel olarak algılanmasın' öyle anlaşılmazsa ne mutlu bana. Şimdi atarlı giderli, birilerine mesaj göndermek amacı yok burada baştan demiş olayım😊Ee neticede çocukluğumuzda dinlediğimiz tatlı masallardan bir tanesi. Meğer o masallarda ne mesajlar yüklüymüş. Sonuç olarak hayatın düzeni bu değil mi? Bizimse bi tek kırmızı başlığımız eksik işte.. 
Bugünkü kıssadan hissemiz de buydu😄 Allah sizi yolunuza çıkan kurtlardan korusun. Selametle 🙋




12 Haziran 2017 Pazartesi

KENDi HAYAL DÜNYAM

Yeni bir güne merhaba. Tıklım tıklım olan metro macerasından sonra nihayet işe gelebildim. Henüz işe başlamadan, bi kaçamak yapıp ikinci yazımı yazıyorum :) 
Öncelikle okuyanlara teşekkürü bir borç bilirim.İki cümleden oluşan ilk yazımı zahmet edip okudunuz, hepinizi kucaklıyorum😄 Abartısız şu yaşıma kadar içimde hep bir günlük tutma sevdası olmuştur her kızda olduğu gibi, velakin ilk sayfayı yazdıktan sonra diğerine hiç geçemedim. Bu blog işi iyi oldu. Alt tarafı yazı yani. Ve geride bıraktığın en büyük delil😄

Peki blog açma olayı nereden esti? Hayatımın ikinci iş deneyimi olan 'içerik editörlüğü' makamımdan bildiriyorum😄 Daha çok yeni olmasına rağmen içimde yaşadığım huzur patlamasını sanırım buradan tarif etmem mümkün değil.. Bir şey farketmiş olmam bu sayfayı açmama yetti diyebilirim. Makale yazarken kafamdaki gereksiz düşüncelerin, felaket senaryolarının imha olduğunu ve aşırı mutlu olduğumu farkettim. Blog açma sebebim tamamen bundan ibaret. Bu arada söylemek gerekirse yazılarımın birileri tarafından hor görülecek olması pek de önemli değil.. Çünkü yazdıklarımı okuduğunda gülümseyecek insanların olduğunu bilmek bana yetecek

Başlıktan da anlaşıldığı gibi 'kendi hayal dünyam'. Bu neyin kafası diyenleri duyuyorum. Gamze kafası canım😄 Anladım ki; birileri ne diyecek diye yaşamaktan fayda gelmiyo.  Evet anlamam 25 yılımı aldı ama oldu hahaa. Milat diyebiliriz. Şimdilik bu kadar. Takipte kalın canlar 😍 🙋

10 Haziran 2017 Cumartesi

Selamm❤

Beni tanıyanlar bilir. Her şeyi kırk kere düşünürüm, kolay unutmam ve çok heyecanlı bi yapım vardır🙈 Onca zaman heveslenip ama bi türlü açmaya cesaret edemediğim blog sayfamı açmış bulunuyorum ve hatta şimdi de heyecanlandım😊 Alt tarafı iki kelime yazıcam.
Neyse.. Sanırım şuan sadece 'sevgili günlük' ten ibaret benim için.. Hadi o zaman selam, kahrımı çekmeye hazırsan, hoşgeldim🙌

masal kahramanı




Diğer yazılarımı linke tıklayarak okuyabilirsiniz 😍

http://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/06/gunun-birinde.html

http://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/06/1-yeni-mesajiniz-var.html

http://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/06/saskin-balik_23.html

http://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/06/buralar-ask-kokuyo.html

http://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/06/asiklar-tepesi.html

http://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/06/neden-kirmizi-basliksiz-kiz.html

http://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/06/kendi-hayal-dunyam.html

BEKLENTİ 2018