3 Ocak 2018 Çarşamba

BEKLENTİ 2018


~
Yine yine ve yeniden ben , merhaba💗

Öncelikle tanıdık tanımadık 'herkese' iyi seneler diliyorum😊 Evet, yaşanmaması gereken en saçma şeylerin yaşandığı bir yıl daha geride kaldı. (Tabi ki güzel şeylerin yaşandığı gerçeği de inkar edilemez.) Şimdi şu soruyu soruyorum; 2018'den ne bekliyoruz? değil, 2018 bizden ne bekliyo? Bir şeyler için gücümüz kaldı mı ya da kafamız yeterince yerinde mi diye sormadan birtakım şeylerle karşı karşıya bırakılıyoruz. Tamam kabul, attığımız adımlar bizim. Düşünerek ya da düşünmeyerek bi hamlede bulunuyoruz. Sonrası toz bulutu.. Dağılınca neyle karşılaşıcaz bazen sürpriz oluyo. İki ihtimal; ya sen galip geliceksin ya da yenileceksin. Her ikisi de senin eserin. Adımlarını kendin atıyorsun, kendi kararlarını kendin veriyorsun çünkü. Bir işe giriyorsun hayatımın işi bu diyorsun zaman geçiyo fiyasko, biriyle tanışıyorsun oha bu o, diyorsun hatta başka bi gezegenden geldi falan sanıyosun😃 halbuki canına okuyacak haberin yok, bilmiyorsun ki sonrası fiyasko, çiçek yetiştiriyosun iki gün sonra soluyo, bi balık besliyosun ölüyo, bla bla. Hangimizin hayatında yaşanmıyor ki? Sanki şu hayatta her aksilik senin başına gelmiş gibi hissediyorsun. Ama öyle olmadığını biliyorsun. O da iyi. Ve bir de bunlar olmuşken inatla bir şeylerden hala pişman olmuyorsun ya(!)
...
Bazen hayret ederek bakarsın sorunu yokmuş gibi görünenlere.. Bide tabi başkalarına böyle kendini kaf dağında zannederek bakanlar var, var böyle tipler.. Ama hayat ya işte sonra öyle bi tepetaklak olur ki her şey şaşırır kalırsın. O yüzden siz siz olun böbürlenmeyin hiçbir zaman. Kalpsizliğinize yenik düşmeyin.. Olur işte bazen üzüleceğimiz şeyler, aksilikler olsa bile sonrası çok güzel olur. Geçmiyo mu zaten geçmez dediğimiz her şey? Önce deli gibi üzülüp sonra iyi ki öyle olmuş ya demiyor muyuz? Diyoruz. Çünkü yitip giden bazı şeylerde iyilik gizli göremiyoruz. Yine mi iyimser düşünüyorum. Düşüneyim. Sizde düşünün. Zaten bu hayattan her zaman iyiyi istemiyor muyuz? İsteyelim. Beklenti hiç bitmez. Şimdi Beklenti 2018..💫 Geriye bakmadığımız, tüm iyi şeylerin bizi bulduğu, yüzümüzün her anlamda güldüğü bir yıl olsun. Ve birde, iyi insanların karşımıza çıkması dileğiyle.. 🙏

~

Bir önceki yazım: https://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/10/kendime-not.html 👯


2 Ekim 2017 Pazartesi

KENDİME NOT

~
Fazlasıyla uzun bir aradan sonra yine buradayım. Yine onlarca şey yazmak isteyip de yazamadığım zamanlardan birindeyim. Son paylaştığım yazımdan bu yana içimde yaşadığım fırtınalardan, boğuştuğum dalgalardan neyseki sağsalim çıkabildim.. 
~
Evet, insan hayatında sular durulmuyor.. Bir umut attığın adımlarda bazen sendeleyebiliyorsun. Ama yine de bir şekilde çabalamaya devam ediyorsun. Çünkü devam etmek zorundasın.  En zoru da bu ya. Ayakta kalabilmek. Seni güçsüz kılan her ne ise yine de güçlü olmak zorundasın. Ailen, işin ya da aşkın sebebin her ne ise.. Karşına çıkan sorunların üstesinden gelebilmek için hiçbir sığınak bulamadığında yine sen sana kalıyorsun. Bazen  annen, baban, kardeşin ya da en sevdiklerin bile seni anlayamazken sen yine kendinle kalıp tek başına ayağa kalkmaya çabalıyorsun.
~
Ben işin içinden çıkamadığım zaman, kendimi en güçsüz hissettiğim anda beni toparlayan sebebin, bir şeylere olan inancım olduğunu düşünüyorum. Bazen içimde hissettiğim aşka, sevgiye, arkadaşlığa ya da dostluğa bazen de iyiliğini ve masumiyetini görebildiğim bir kalbe olan inancım benim elimden tutabiliyor ve toparlanıyorum. Belki de neye inanmak istiyorsam ona inanıyorum işte.. Bu böyle giderken bir zaman sonra kendimi, oynamayı sevdiğim en güzel oyunumun içinde buluyorum; Polyannacılık. Bu tam da doğrusunu bildiğin yalanları kendine söylemek gibi. Olumsuz her şeyin arasında mutlu olabileceğin tek bir şey bulup onunla nefes alabilmek, bazen boğazına düğümlenen sıkıntıyı ölümüne hissederken 'olsun be değer' diyebilmek ve seni mutlu edebilen en ufak kırıntı ile doyabilmek. Ahh aahh.. Tüm bunların arasında bir yanın bütün gerçeklerle boğuşurken bir yanın da o gerçeklere inanmamayı seçer. Kendine söylediğin yalana inanıp, onunla mutlu olmaya devam edersin. Olsun..
~
Bunu yapmak sana  iyi mi geliyor? Yap. Sonunda üzülmek mi var? Üzülecek olsan da yap. Sonunu düşünen kahraman olamazmış derler, sonunu düşünme. Bu hayatta ya batarsın ya da çıkarsın ama yine de kendi kahramanın yine sen olursun. Çaban boşa gidecek diye mi korkuyorsun? Çabala, ne olursa olsun çabala. Tamam bırak elinden tutsunlar ya da tutmasınlar.  İşinde, aşkında her ne için olursa işte. Sen yine de kendi bildiğinden şaşma. İşin içinden çıkamadığın zaman bile kendi doğrundan asla vazgeçme. İnan. Ama unutma ne yaparsan yap yalansız, dolansız, hesapsız olsun.. Çünkü hayat küçük hesaplar yapmak için çok kısa, mutlu olabilmek içinde.. Bence.
~

4 Ağustos 2017 Cuma

ROACCUTANE TEDAVİSİ

Birçoğumuzun adını duyduğu, kullanmak isteyip de cesaret edemediği, birçoğumuzun da gemileri yakıp kullandığı o ilaç ROACCUTANE! 😀 Bu ilacı kullandığınız süreç tam bir serüven diyebilirim. Öncelikle şunu söylemeliyim ki en gözde yan etkiler dışında herkeste farklı etkileri var. Bizzat yaşadım ve yaşıyorum hala.

Bu ilaca başlamadan önce milyon kez araştırdım. Çevremde bu ilacı kullanmış olan insanlara sormakla kalmadım internette bu konuyla alakalı blog yazmış, deneyimlerini paylaşmış insanları da araştırdım. Sadece diyeceğim şu ki KORKMAYIN. Biliyorum aranızda bu ilacı kullanmak isteyen ama çekimser kalanlar var. Malesef bu sivilce olayı yaşın kemale ermesini falan dinlemiyo çıkıyo arkadaşım. Yani utanılacak bişey mi sanki bu. Utanma Allah başka dert vermesin de😀 Tabi bunu demekle olmuyo. Siyah nokta ve sivilce insanı psikolojik olarak inanılmaz olumsuz etkiliyo.. Roaccutane tam bir SABIR SINAVI. Ben Roaccutane tedavisine ilk olarak üniversite 1. sınıfta başlamıştım. Hayatında kan aldırmaktan korkan biri olarak bu ilaca o zaman nasıl başladım bilemiyorum.Çünkü her ay ya da 2 ayda bir kan aldırmanız gerekiyor. Açıkcası çokta sürmedi Roaccutane 3.ay da bıraktım😆  Arkadaşım dayanamadım ya dudakların kurur, burnun kanar. Bu ne yaa!! dedim ve bıraktım. Ama siz demeyin! Neden mi? Mesela tedavi 6 aylık bir süreçse ve sen, doktor ilacı kullanmayı bitiriyoruz demeden bırakıyorsan Roaccutane etkisi orda bitiyo ve eski haline geri dönüyosun NET! Tecrübeyle sabit ya inanın. Bakınız örnek olarak ben, yıllar geçti üniversite bitti ilaca tekrar başladım😀  Öncelikle bu ilaca kafanıza göre başlayamadığınızı belirteyim. Hayatınızın kararını veriyomuş gibi hissetmeyin. İlaca başlamadan önce imza atmanız gerekiyor reçeteye. Ama herşeyden önce kan değerlerinize bakılıyor ve değerleriniz bu ilacı kullanabileceğinizi gösteriyorsa başlayabiliyorsunuz. Lafı fazla uzatmadan Roaccutane etkilerine geleyim. Şimdi yazacaklarım kendi yaşadıklarım fakat muhtemelen çoğu kişide aynı etkiler görülecek. (Genelde sorduğum kişilerde de aynı şeyleri yaşamış) Şunu da belirtmeden geçemicem, yok kısır yapıyo yok psikoloji bozuyo intihara sürüklüyo gibi safsatalara gelmeyin. Aklı başında sabretmesini bilen insanı bu ilaç yıldırmaz. Daha ne deyim. Eminim sizinde çevrenizde vardır Roaccutane kullanıp 2 3 tane çocuğu olmuş kişiler😀 Dert etmeyin o yüzden.

  • İlaca ilk başladığım gün sanki sihirli iksir içiyormuşum ve bir mucize ile karşılaşacakmışım gibi hissetmiştim 😀 Tabiki de öyle değil. Doktorum bana, tedavinin en az 6 en fazla 9 aylık bir süreçte tamamlanacağını söylemişti. Ben şuan Roaccutane 6.aya yeni girdim.
  • Roaccutane en güzel yanı; siyah noktalardan eser kalmaması, cildi ve saç derisi yağlı insanların tenini tamamen kurutması. Heleki saçların kupkuru olması inanılmaz güzel bir hismiş😀 Tabi siz mutkala cildinizi ve saç derinizi nemlendirmelisiniz. 
  • Teninizin kuruması güzel. Tamam ama bacaklarım o kadar kurudu ki siyah pantalonda un gibi beyazlıkları görmek sinirimi bozmuyo değil. Sonu güzel olsun sabır😒 
  • Dudaklarda aşırı kuruyo malesef. En yağlısından bir krem kullanın. Ben 💜Hametan ve Blistex Medplus💜  kullanıyorum. Yanınızdan ayırmayın. Kendinizi unutun bunları unutmayın😆
  • Gözler de kuruyo tabi. Yani bunun için önerebileceğim şey suni gözyaşı damlası. Kızlar makyaj çantanızdan eksik olmasın. Roaccutane kullanan erkeklerde cebinde falan taşısın napalım artık😆
  • Roaccutane etkilerinden en önemlisi : Kızlar epilasyon olayı biraz sıkıntılı. Kolunuza, bacağınıza, yüzünüze ASLA sir ya da normal ağda uygulamayın! Çünkü Roaccutane kullandığınız süreçte teniniz o kadar hassaslaşıyo ki! Tabiki kişisel bakımınızı ihmal etmiyorsunuz epilasyon makinaları sağolsun. Sadece daha nazik ve dikkatli olun.
  • Diğer bir olumsuz etkisi eklem ağrıları😞 yani kuyruk sokumuna giren ani ağrıları hiç söylemeyim en iyisi.
  • BOL SU İÇİN. "Ciğerleriniz su diye ağlıyo" 😀 Onu susuz bırakmayın. Yani ne kadar su içerseniz için hiç su içmemiş hissi oluyo malesef. 
  •  Mutlaka güneş kremi kullanın. Yaz kış farketmez.Yalnız size bir tavsiye bence ilaca sonbaharda falan başlayın. Sıcaklarda zor😞
  • Sanırım derim ince ve ilaç daha da inceltti. Roaccutane'da en şikayet ettiğim bir diğer yan etkisi de yüzümün kızarması galiba.Ama yapacak birşey yok. Aşırı makyaj yapan biri değilim ama arada bi fodöten sürüyorum mecbur😊
UYARI: Yazdıklarım Roaccutane'ın bende görülen etkileridir. Kullanmak isteyenler bence geç kalmadan harekete geçin ve kurtulun🙋

Bir Önceki Yazım: https://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/07/murphy-kanunlari.html 

17 Temmuz 2017 Pazartesi

MURPHY KANUNLARI

Uzun bi aradan sonra ben, merhaba🙋💕

Asla değişmeyen ve değişmeyecek olan şeyler. Bir şeyi ne kadar çok isterseniz bi o kadar olmaz ama bir şeyden ne kadar kaçarsanız dünyanın öbür ucuna da gitseniz gelir yine sizi bulur. "Murphy kanunları" kesinlikle hayatın özeti 😃

Yetişmen gereken yere gitmek için beklerken gelmeyen dolmuş gibi mesela😃 2 dakikada bi geçen dolmuş senin işin olsun 2 saat sonra gelir arkadaş. Trafikte akan şeride geçersin kitlenir kalır. Ne zaman radyoyu açsan sevdiğin şarkının sonunu yakalarsın.. Bi işi halletmene engel olan şeyi düzeltmek için tam 35264 kez uğraşırsın ve bunu birine kanıtlamaya kalkıştığında anında çalışır. Olumsuzluklar silsilesi resmen. Sadece benim hayatımın bi parçası değildir umarım😝 Olumsuz düşünürsen olumsuz olur ama olumlu düşünürsen yine olumsuz olur. Başkasına Polyannasındır ama kendine..😀 Akışına bırakamama sorunsalı da bence Murphy Kanunlarına dahil. “Eğer bir işi halletmek için birden fazla olasılık varsa ve bu olasılıklardan biri istenmeyen sonuçlar veya felaketler doğuracaksa, kesinlikle bu olasılık gerçekleşecektir.” Bütün aksilikler işte bu yüzden bizim bi suçumuz yok aslında😃 ‘Bir şeyi 40 kere söylersen olur’lar ya da ‘Olumlu düşün olumlu olsun’lar Murphy Kanunlarını yolundan caydıramaz o herhalükarda bildiğini okur.
Son zamanlarda yaşadığım ve gülüp geçtiğim durumlara ithafen yazdım bu yazıyı😃 Çünkü Murphy Kanunları fazlaca önüme çıkar oldu. Yazının başında da söylemiştim ya hayatın özeti sanki bu.. Bi şarkı armağan ederek yazıma son veriyorum.  Cümlemizin hislerine tercüman olması dileğiyle. Sevgili Sezen Aksu ve Ceza’dan 'Gelsin, hayat bildiği gibi gelsin’ 😀 Bi sonraki yazıya kadar sağlıcakla kalın😍😚 


Bir Önceki Yazım 💁 https://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/07/gercegin-farkinda-miyiz.html

6 Temmuz 2017 Perşembe

GERÇEĞİN FARKINDA MIYIZ?

~
Hayat telaşesi sarmış dört bi yanımızı. Görmüyo musunuz hepimizi esir almış her şeyi ile.. Umursamıyoruz hiçbir şeyi.

Biz varız çünkü bizim hayatımız! Sadece biz, sadece siz, sadece ben! Ben ben ben! Hiç kendinizden başka birini düşündünüz mü gerçekten? Kendinizi onun yerine koydunuz mu? Onunla mutlu olup onunla üzüldünüz mü? Birine yardım ettiniz mi hiç gönülden? Ya da her neyse işte. Belki evet belki hayır.. Belki de kendinizi kusursuz sandınız. Bazen de yaktınız, yıktınız. Çünkü her zaman en değerli sizdiniz. Neden sadece siz? 

Dünya üzerinde aynı salise, aynı saniyede, aynı dakika, aynı saatte nice insan gülerken niceleri ağlıyo. Birileri doğarken birileri gözünü yumuyo bu hayata. Düzen bu şekilde ilerlerken her yeni gün bir gün daha eksiliyor ömrümüzden.. Gerçeğin farkında mıyız? Dünya üzerinde birçok olay meydana gelirken, hergün yaşamımızı sürdürebilmek için mücadele verirken  unuttuğumuz şeyler var. Mesela ölüm gibi.. Nefes aldığımız sürece bir şeyleri değiştirme şansımız var evet. Boşveriyoruz. Sonsuzmuş gibi yaşadığımız hayatımızda ya bu şansımız elimizden alınırsa ?
...

Her veda erkendir aslında. Konduramaz insan, kabullenemez. Hiç bir cümle teselli etmeye yetmez.. Başınızı yasladığınız omuzlar çare olmaz derdinize. O acının tarifi olmaz ki.. Her iki kişi hayattayken yaşanan ayrılığın, en koyusu bile denk değildir ölüme.. Çünkü artık giden geri gelmeyecektir. Gerçeğin farkında mıyız? Kime bu öfke, kime bu inat, bu kapris? Böyle sıralanıp gider daha.. Düşünmeden yaşıyoruz. Hepimiz biraz hissiziz aslında. Birini kaybedince mi değerini anlarız? Sonra koskoca bir keşke kaplar hepimizin hayatını. Keşke şimdi burda olsaydı...

Ama hayat bu ya, yarın yine bir şey olmamış gibi yaşamaya devam eder insan.
Çünkü tek bir cümle çaresizliğimizi yüzümüze vurmaya yeter; "Hayat devam ediyo.."

30 Haziran 2017 Cuma

GÜNÜN BİRİNDE

Küçük bir kasabada adı Doğrucu Davut olan biri yaşarmış. Sözü geçen biriymiş. Aslında o bunun böyle olduğuna inanmak istermiş. Böbürlenirmiş birde. Doğru bildiği yanlışlara inanmayı çok severmiş. Kimseyi dinlemez, kimseye inanmazmış. Bizim Doğrucu Davut biraz önyargılıymış anlayacağınız.. O ne biliyosa çevresindekilerinde ona inanmasını istermiş. Ona inanmayan olursa ya da dediği yapılmazsa mızıkçılık edermiş.

Kasabada olup bitene müdahale etmek istermiş. Biri bi olay anlatsa onun aksini iddia edermiş. Olay karşısında olanı biteni olduğu gibi anlatanlara inanmazmış, kendini ifade etmek isteyenler olurmuş ama nafile.. O kişinin dilinde tüy de bitse değişen bişey olmazmış Doğrucu Davut için. Bu duruma kimse anlam veremiyormuş. Bizim Doğrucu neden böyle, niye böyle demekten kendilerini alamıyormuş kasaba halkı. Ama yinede onu sevdikleri için görmezden geliyorlarmış.

Günün birinde Doğrucu Davut artık eskisi gibi davranmamaya başlamış. Kasaba halkı şaşkın. Bizim Doğrucu Davut öyle anlayışlı bir insana dönüşmüş ki. Kibirinden eser kalmamış. Hayata daha ılımlı daha güzel bakar olmuş. Sebebi sonradan anlaşılmış tabi. Kimseyi dinlemeyen, kendi bildiğinden şaşmayan o insan sevgiyle tanışmış. Uzun bir süre kendini bir rüyada sanmış. Sevdiğini de o rüyaya inandırmış..

Doğrucu Davut'ta bazen şaşırıyormuş kendi haline. Kimseye kolay kolay inanmamışken, kendi bildiğinden şaşmamışken, herşeyiyle başka birine nasıl inanıp güvenebilmişti? Kendine olan hayreti uzun sürmemişti..

Bir gün yaşamak istemediği bir durumla karşı karşıya gelmişti sevdiği insanla. Sakin düşünememişti. Karşısındakini dinlememiş, kalp kırmıştı. Tıpkı eskiden nasıl davranıyorsa yine öyle davranmaya başlamıştı. O sevgi dolu halinden eser kalmamıştı. Esip gürlemişti. Karşısındakini ise, bu benim sevdiğim Doğrucu Davut mu diye düşündürmüştü. Aslında kendini nasıl tanıtmak istediyse öyle tanıtan Doğrucuyu sevmişti.. Görememişti ya da görmezden gelmişti gerçeği. Doğrucu hiç değişmemişti. Hiçte değişmeyecekti. Herşeyin büyüsünü kaçırıp yine eski haline dönmüştü.
...
İşte o gün gördükleri rüyadan uyandıkları, toz pembe bulutların dağıldığı gündü; sonsuza kadar..

Bir önceki yazım; http://gmzbaall.blogspot.com.tr/2017/06/1-yeni-mesajiniz-var.html?m=1 😇

28 Haziran 2017 Çarşamba

1 YENİ MESAJINIZ VAR

Eskiden öyle mesajlaşma mı vardı. Sevgimizi, öfkemizi, özlemimizi, bütün duygularımızı kaleme dökerdik😊 Birbirimize mektup yazardık. Kızların en güzel olayı ya. Derste yanyanayken bile hoca konuştuğumuz için kızmasın diye birbirimize diyeceklerimizi küçük kağıtlara yazar öyle iletişim kurardık😊 Şimdi okurken erkeklere saçmasapan gelebilir ama bizim gülümseyerek hatırladığımız güzel anılarımızdan..

En yakın kız arkadaşına, kardeşine belki ilk aşkına. Belki de salakça ama güzel işte😊
Mesela en yakın kız arkadaşınla birbirinize yazdığınız mektuplar ya komiktir ya da aşırı sitem içerir😄 Hatta bazı mektuplar aşk mektubunu aratmaz😂 Bide kod adın vardır mektubun bi köşesinde o yazar😄 Benim ilkokul yıllarında mektuplaştığım iki yakın arkadaşım vardı. Hemde sınıf arkadaşıydık😄😍 Okuldan sonra da birlikte olurduk ama yinede mektuplaşırdık😄  Hala hayatımdalar. Biriyle hiç kopmadık, tartışmadık bile diğeriyle aramızda yeri gelir fırtınalar eserdi.. O yaşlarda bile dostluğu deli dolu yaşardık diyebilirim.
Şimdi o günlerden bize kalan fotoğraflar bide mektuplar işte ❤

Bütün anılarımız o mektuplarda. Okuyunca kısa süreliğine geçmişe gidiyosun. Yüzünde şebek gibi bi gülümseme oluşuyo 😊
Yazmak güzel şey. O zaman da güzeldi, şimdide. Hayır  küçükmüşüz ama kalbimiz büyükmüş😀 Şimdi bir mesaj bunların yerini tutabilir mi? İyi ki her sitemimizi, derdimizi, sevincimizi paylaşmışız mektuplarımızda. Hepsi çok kıymetli


mektuplaşma


BEKLENTİ 2018